Ekonomi

prof. Dr. Naci Görür’den yeni uyarı

  • 01

    Jeolog ve Bilimler Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür’ün açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

    “Bu ülkeyi nasıl depreme dayanıklı hale getirebiliriz”

    Bu olayları gerçekten sindiremiyoruz. Doğal afet olduğunu söylemek mümkün değil. Bu doğa olayının afete dönüşmesindeki katkımız ne yazık ki küçümsenemez. Bu depremi çok az hasarla atlatması mümkün değildi. Biraz fazla büyük; 7.6. Ancak sarsıntıları afet olmaktan çıkmış, yerleşim alanlarını depreme dayanıklı hale getirmeyi başarmış toplumlarda bu afet; yani çok az can ve mal kaybıyla önlenebilirdi. Ülkemizde büyük bir felaket. Depremin tarihine bakarak düşünüyorum. Osmanlıya gitmeye gerek kalmadan3. O zaman bina yoğunluğu ve insan azdır. 1939’dan beri alıyoruz. O sarsıntının 7.9 olduğu düşünülüyor. İşte 7.7. Orada 33 bin kişiyi kaybediyoruz. Burada korkarım ki rakamlar çok yüksek olacak. Keşke 39’dan beri ders alsaydık. Jeolojinin, inşaat mühendisliğinin gelişimi farklı. Hele devlet olarak, hele millet olarak ibret alsaydık. Devletini ve hükümetlerini yöneten, gözeten, kontrol altında tutan toplumun bilincinde olsaydık, bu ülkeyi depreme karşı dayanıklı hale getirebilirdik. 39, 42, 43, 44, 57, 67, 99, 2011, 2020, 2023. Bakın kaç deprem saydım. Yöneticilere sormuyorlar mı? Asla öğrenmiyoruz. Ders alınsa tarih bu kadar tekerrür etmezdi. Ben suçu büyük ölçüde milletten çok yönetimlerin ve yöneticilerin hatası olarak görüyorum. Bu ülkeyi yönetenler birinci derecede milletin güvenliğini sağlamak zorundadır. Her şeyden önce, ilk tercih olarak bunu sorgulamadan yapmak zorundalar.

  • 02

    “Kahramanmaraş’ta depremi bekliyorduk”

    Ülkemizde yer bilimleri camiası sismolog, jeolog ve yerbilimcilerden oluşmaktadır. Araştırmaya katılanlar. Literatürü takip eden insanlarımızın üzerinde uzlaştığı bir konuydu. Maraş depremi üzerimize geliyor diye haykıran sarsıntıydı.

    Nedeni 6.8’di Elazığ depremi ilk olduğunda diğer arkadaşlarım da demişti. Hem kendi sosyal medyamda hem de çıktığım televizyonlarda ilk kez ‘Doğu Anadolu fayı uyandı’ ifadesini kullanmıştım.

    Doğu Anadolu Fayı ile Kuzey Anadolu Fayı Bingöl Karlıova’da birleşir. Her iki fay da doğrultu atımlı karakterdedir. Birbirlerine sürtünerek hareket ederler. Elazığ fayı uyandı, dikkatli olmamız lazım dedim. Bir anlamda Elazığ fayının kardeşi olan Kuzey Anadolu Fayı, Marmara hariç tüm enerjisini 20. yüzyılda boşaltmıştır. Jeolojik ve tarihsel dönemlerde zincirleme depremler ürettiğini biliyoruz. Doğu Anadolu Fayı ile ilgili bir endişem olduğunu söyledim. Karlıova’dan başlayıp Akdeniz’e gidecek dedim. Dikkatli olalım depremde Doğu Anadolu’yu boğar enerjisini öyle boşaltır dedim. Elazığ depremi enerjisini Maraş tarafına, Erkenek’e, Hatay tarafına aktarmış olabilir. Mevcut birikmiş enerjiyi arttırmış olabilir. Ben de depreme neden olabilir dedim. Ben bu uyarıyı ilk olarak 2020 yılında yapmıştım. Her gün, her ay, fırsat buldukça dedim. Bu ülkede 4 ve üzeri depremsiz gün geçmiyor. Maraş’ta depremi bekliyorduk. Çok karmaşık düşünüp bilim insanı pozlarına girmeye gerek yok. Doğrultu atımlı faylar güçlerini boşaltırken, enerjilerinin yaklaşık yüzde 20’sini uca doğru gönderirler. Oradaki son deprem 1514’tü. Aradan uzun yıllar geçti. Enerji birikti ve ‘kırıldım, kırılacağım’ noktasına ulaştı. Bu işin mucizesi.

  • 03

    “Bizim derdimiz kamuoyunu doğru bilgilendirmek”

    Yıl 2023. Bilimin ve teknolojinin geldiği noktayı biliyoruz. Ben çocukken televizyon icat edilmemişti. Artık telefonumuzla tüm dünya ile bilgi alışverişinde bulunabiliyoruz. Depremin farkında olmak, onları öğrenmek, zayıf noktalarımızı tespit etmek, bunu bir bilim adamının ağzından duymak sizi korkutmak için değil, doğruyu bilin ve bu kaygının kaynağını ortadan kaldıralım. Politikacılar da konuşmamı istemiyor. Kamuoyunu doğru bilgilendirmek bizim sorunumuz. Gerçeği yapmak işe yarar. Yöneticiyi demokratik anlamda hesap verebilir kılmak. Yapabileceklerini ve yapamayacaklarını talep etmek. Bunlar değerlidir. Bu duruma gelmezsek bu vatanı ebediyete taşıyamayız. Kimseyi korkutmak için burada değiliz. 2020’de Maraş’a dikkat edin buraya felaket geliyor derken insanları korkutmak mı istedim? Şimdi ne oldu, binlerce insan enkaz altında.

  • 04

    “Depreme dayanıklı şehirler 6 parametre ile oluşuyor”

    Ne yapacağımız belli. Depreme dayanıklı şehirler inşa etmeliyiz. Bundan sonraki hükümetlerin birinci önceliği yol ya da havalimanı olmamalı. Tabii ki onlar da değil. Ama birinci özellik, halkın güvenliğini sağlayacak depreme dayanıklı şehirler inşa etmektir.

    Depreme dayanıklı şehirler oluşturulabilir mi? Evet. Japonya’ya, Kaliforniya’ya, Meksika’ya bakın. Çok basit. Kentin bileşenleri, yönetim, insan, altyapı, bina stoğu, çevre ve ekonomi. Bir şehir, bu altı parametrenin birleşimidir ve biz ona şehir diyoruz. Onları depreme dayanıklı hale getireceksin. Bazı alışkanlıklarımızdan vazgeçeceğiz. Osmanlı döneminden kalma yönetim, vali ve belediye başkanının şehri yönetmesine alışkınız. Vali veya belediye başkanı, bir afeti yönetecek bir şehri depreme karşı dayanıklı hale getirebilecek karar sistemini ve gerekli altyapıyı hazırlayacak kadar nitelikli veya bilgili mi? Eğitimden geçmesi gerekiyor. Afet yönetimi, risk yönetiminin ne olduğunu bilecektir. Bir vizyonu olacak. Bunu bilen idare ancak deprem ve afet müdahalesi ile ilgili uyum ve düzenleme yapabilir.

  • 05

    “Halkı deprem konusunda eğitmemiz gerekiyor”

    İkinci parametre public’tir. Bir deprem şehrinde yaşayan bir insan düşünün. Buranın titreyen bir şehir olduğunu bilmiyor. Kadercilik anlayışıyla depremi başka şeylere yorar. Deprem öncesi, sırası ve sonrasında ne yapacağını bilemiyor. Halkı beyin sarsıntısı konusunda eğiteceksiniz. Halka beyin sarsıntısı kültürünü tanıtacaksınız. İlkokuldan eğitimle, gelenekle, görerek ve babadan anaya intikal ederek kazanılabilir. Böyle bir beyin sarsıntısı kültürü olmalı. Sallama kültürüne sahip bir toplum evini keyfine göre döşemiyor. Yatak odasına neyi nereye koyacağını biliyor.

  • 06

    “Depremde kanalizasyona dikkat”

    Altyapı en değerli şeydir. Deprem altyapının en büyük düşmanıdır. En büyük yüzey yüzü, toprağa gömülü tüm sığ yapıları yok eder. Kanalizasyon, elektrik, su, doğalgaz, tünel, karayolu köprüsü.

    Tüm bunları darbeye dayanıklı hale getireceksin. İstediğiniz yere seyahat edemezsiniz. Deprem hattının olduğu yerlerden yol kesemezsiniz. Muhtemel bir depremde kanalizasyon sistemimizin büyük bir kısmı çöker. İstanbul 20 milyona yakın bir şehir. Kanalizasyon bir depremde çöktüğünde, o hastalık sizi besin zinciri boyunca sonsuza kadar takip eder. Beyin sarsıntısından daha fazla hasar. Örneğin barajlar, tüneller, viyadükler, yollar, köprüler.

  • 07

    “İstanbul depremi Türkiye’yi dize getirecek”

    Ekonominin çarkları Gaziantep ve Kahramanmaraş’ta durdu. Gaziantep, Kahramanmaraş ve Diyarbakır’da ekonomi çarklarının eski kapasitesinde ve hızla dönmesi için birkaç yıl bekleyeceğiz. İstanbul için de aynı şeyi söyleyelim. Önlem almazsak bu deprem tüm Türkiye’yi dize getirecek. Cumhurbaşkanımızın sözleriyle pekiştireceğim. ‘IMF bizden borç istedi, ben de ver’ dedim. “Borçlu talimat alacak” dedim. En ucuz yol önlem almaktır. Şehri yönetenler tehlike analizi yapmalı.

  • 08

    “Elazığ-Bingöl arası çok yakında açılacak”

    Burada her zaman deprem olabilir ama Erzincan, Bingöl ve Karlıova’nın ortasında Yedisu fayının olduğu yer var. En son 1790’lardaydı. Burası yakında bozulacak. Uzun süre beklemek zorunda kalacağımızı sanmıyorum. Ayrıca Türkiye’nin güneybatı bölgesi biraz sıkıntılı. Zaman zaman büyük depremler üretir. Bu medyumlar çok aktif, bu hareket; yitim Ege’de bir kuzey-güney gerilimi yaratır. Ege’de denizde irili ufaklı birçok fay vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu