ABD’den, Çin’in sanayi politikasını değiştirmesi talebi
ABD Hazine Bakanı Janet Yellen dört günlük ziyaretinin ardından başkent Pekin’de düzenlediği basın toplantısında, Çin ekonomi yönetimiyle temaslarına dair değerlendirmede bulundu.
Çin ekonomisindeki süregelen makroekonomik dengesizliklere, özellikle de zayıf hane halkı tüketimine karşılık bazı spesifik endüstrilere büyük ölçekli devlet destekleriyle aşırı yatırım yapıldığına dikkati çeken Yellen, bunun, Amerikalı şirketlerle işçiler olduğu kadar dünyanın geri kalanı açısından da riskler barındırdığını belirtti.
Yellen, Çin ekonomisinde öteden beri tasarruf fazlası olduğu ancak bunun büyük bölümünün gayrimenkul sektöründeki yatırımlara ve devlet öncülüğündeki altyapı inşasına harcandığını, bugün ise Çin’in sanayi politikasının hedef olarak seçtiği elektrikli araçlar, lityum-iyon bataryalar ve güneş panelleri üretimi gibi bazı “yeni” endüstrilerdeki işletme yatırımlarında artış gözlendiğini ifade etti.
“Çin, bugün dünyanın, üretim fazlasını kaldıramayacağı kadar büyük”
Bu sektörlerde iç talebini aşan yatırımların, küresel fiyatları kökten değiştirme potansiyeli bulunduğuna işaret eden Yellen, “Çin, bugün dünyanın, üretim fazlasını kaldıramayacağı kadar büyük. Küresel piyasa, yapay şekilde ucuz Çin ihraç mallarının istilasına uğrarsa bu, Amerikan şirketlerinin ve diğer yabancı şirketlerinin geleceğini belirsiz hale getirecektir” dedi.
Yellen, benzeri bir durumun 10 yıl önce yaşandığını, Çin’de devlet desteklerinin yarattığı ucuz çelik mamullerinin küresel piyasayı istila ettiğini, ABD’de ve diğer ülkelerde sanayi kollarının yok olmasına yol açtığını hatırlatarak, “Başkan Biden’ın ve şahsımın, bunun bir kez daha yaşanmasını kabul etmeyeceğimizi açıkça belirttim. Bu endişelerin, gelişmiş ekonomilerden yükselen piyasalara, müttefik ve ortaklarımız tarafından da paylaşıldığını biliyoruz” ifadelerini kullandı.
ABD’li Bakan, kapasite fazlası üretime ilişkin endişenin, Çin karşıtı bir tutumdan veya bağları koparma isteğinden kaynaklanmadığını, bir küresel ekonomik kaymayı önlemeyi hedeflediğini vurguladı.
Çin ile sağlıklı bir ekonomik ilişki geliştirmeyi istediklerini, önceliklerinin ABD’nin ve müttefiklerinin ulusal güvenliğini korumak, Amerikan şirketleri ve işçileri için adil bir rekabet ortamı sağlamak olduğunu vurgulayan Yellen, “ABD, Çin ile ekonomik bağları koparma arayışında değil. Birbirine derinden bağlı durumdaki iki ekonominin bütüncül şekilde ayrışması her iki taraf için de felaket olacaktır” diye konuştu.
“Çinli şirketler, Rusya’ya savaşta maddi destek sağlamamalı”
Yellen, Çin’de temaslarında muhataplarıyla ulusal güvenlik konularında görüş alışverişinde bulunduğunu, özellikle Washington’ın, Rusya’ya Ukrayna’daki savaşında maddi destek sağlanmamasına yönelik hassasiyetini de dile getirdiğini aktardı.
Rus savunma sanayisinin, Ukrayna savaşında kullanmak üzere askeri ve sivil ortak kullanıma sahip ürünleri tedarik etmesine aracılık edilmemesi gerektiğini vurgulayan Yellen, “Çin’dekiler dahil herhangi bir şirket, Rusya’nın savaşına maddi destek sağlarsa, herhangi banka buna aracılık ederse ABD’nin yaptırım riskiyle karşılaşacaktır” dedi.
Yellen, ABD’nin ulusal güvenlik ile ekonomik meseleler arasındaki çizgiyi net şekilde belirlemek üzere şeffaf bir yaklaşımla açık kurallar koyduğunu, bu konuda sürprizlerle karşılaşmak istemediğini belirterek, Çin’den aynı şeffaflığı beklediklerini dile getirdi.
ABD ile Çin arasında oluşturulan Ekonomi ve Maliye Ortak Çalışma Grupları’nın faaliyetlerini sürdüreceğini kaydeden Yellen, kara parayla mücadele ve finansal riskleri önleme konularında da diyalog ve işbirliği konusunda mutabakata vardıklarını yineledi.
ABD Hazine Bakanı Yellen, 4-8 Nisan’da gerçekleştirdiği ziyarette, Çin Başbakanı Li Çiang, Ekonomik İlişkilerden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Hı Lifıng, Maliye Bakanı Lan Fo’an ve Merkez Bankası Başkanı Pan Gongşıng ile görüşmeler yürüttü.
Ziyarette, iki ülke, ulusal ve küresel ekonomilerin dengeli büyümesi ile kara parayla mücadelede işbirliği için yeni ortak inisiyatifler başlatacaklarını açıkladı.
Yellen, en son Temmuz 2023’te Çin’i ziyaret etmişti.